-sız...

Her gün yeni lüzumlar ile
Yoğrulan tekrarlar ve
Tekrar tekrar tanımlanan şahıslar.
Hangi kişilik en rahat
Hangi bilinç en doğru?
Doğruluğun var mı saf bir derecesi?
Varsa eğer
Yanlışlığa kıyasla daha mı az
Bükebilir insanın bilincini?
Öz, Özgün, Özgür olabilmek
Hangi tarifte gizli?
‘Ya oldugun gibi görün
Ya da göründüğün gibi ol’
Derken üstat zamansızca,
Hangi doğruluğun üzerinde uzuyor gölgesi?
Taşıman gereken çok fazla,
Bazen sayısız özellik.
Edinmen gereken
Sana özgülerden bir öznellik.
Sağlaman gereken
Doğal bir bütünsellik.
Aranılan herşeye
Eşit mesafe bir benzerlik.
Fakat lazım da olan
Hafif bir esrarengizlik,
Makyajsız bir güzellik.
Karşılanacak bu kadar gereklilik,
Kendi içinde birbirine emanet,
Karışmış onca vekillik
Ama hiçbiri tek başına
Etmiyor tek bir kimlik…
Vücudunun içinde başıboş yaşayan
Gerçek olmayanlara ait
Yarım kalmış onca kişilik...
Formüle olmuş hayatlarda beklentiler;
Asıl dizginlenemeyenler…
Tek değişmeyen
Sürekli yenilenen,
Dünyada yer edinmek için
Gerekli yükselişler.
Her gün yine yeni eklentilerle
Sakız gibi uzayan hedefler…
Büyümekte fütursuzca,
Yaşamları döke saça
Hiç durmamacasına,
Ruhları ise yudum yudum
Doymamacasına yutan,
Tam olmak için tüketen
Kendi ışığını gün gün
Daha da söndüren
Varlıkla var olan,
Dünyaya şimdiden
Fazla gelen çokca nabız.
Birbirinden farksız,
Kalabalıkta ıssız
Bağımsız ve yanıtsız
haksızca kullanılmış
Bir dolu şahıs.